Ford’un MPV ailesinde giriş seviyesi model görevini üstlenen mini MPV’si B-Max test konuğumuz.
2011 Cenevre Otomobil Fuarı’nda tanıtımı gerçekleştirilen ve 2012 Temmuz’unda Avrupa’da yollara çıkan otomobil, Fiesta platformu üzerine geliştirilerek C-Max ve diğer ağbeylerine göre daha ucuz bir alternatif olması amaçlanmış. Ford’un 2008 yılında Romanya fabrikasına yaptığı yatırımlar neticesinde ucuz iş gücü, yeni teknoloji üretim metodları gibi etkenler de bir araya gelerek bu görece ucuz ama Fiesta kalitesinde aile otomobilini meydana getirecek altyapı sağlanmış.
Testimize konuk olan araç ise 1.5 TDCi 95 beygir motor ve 5-ileri düz vitesle eşleşen, Titanium donanım paketine sahip olan model.
Dış tasarımda tam da Fiesta ile C-Max arasında bir geçiş modeli olduğunu vurgularcasına, önden bakıldığında Fiesta’yı anımsatan, arkadan bakıldığında ise C-Max’e benzeyen bir tasarıma sahip olan araçta, dış dikiz aynalarının önünde, arka kapı camında ve C ile D sütunlarının arasında kelebek camları yer alıyor. Bu kadar fazla parça cam tabii ki de aracın kör noktalarını azaltmak ve iç mekana giren ışığı artırmak için tasarlanmış olsa gerek.
Ön farların hemen üstünden başlayan ana çizgi ön çamurlukta kesintiye uğradıktan sonra kapı kollarının üstünden geçerek arka farlara kadar keskin bir hat çiziyor. Bu keskin çizgi Ford’un tüm diğer modellerinde de görebileceğimiz “kinetic” tasarım akımının bir parçası. Bu keskin çizgiyi takip ettiğimizde birbiriyle yan yana konumlandırılmış kapı kollarını görüyor ve arka kapının kayarak açıldığını fark ediyoruz. Büyük aile araçlarından aşina olduğumuz bu özelliği C-Max’in normal ve Grand gövde tiplerine getiren Ford yanılmıyorsak sektörde bu konuda sınıfının ilklerine imza atıyor. Özellikle dar alanlarda geriye sürgülü açılan kapılar yolculara ve içeri yüklenmek istenen eşyalara büyük erişim kolaylığı sağlıyor.
Bizim incelediğimiz Titanium modeline has olarak aracın dış mekanında ucuz bir görünüme neden olacak herhangi bir mat plastik parça kullanılmamasından öte bir üst sınıfta görebileceğimiz krom cam çıtasına dahi yer verilmiş. LED gündüz farlarıyla otomotiv sektörünün son trendinden geri kalmayan aracın arka farları da LED aydınlatma teknolojisinden nasibini alıyor.
Neredeyse 90 derecelik geniş bir açıyla açılan ön kapı, tam geriye itildiğinde gövdeden biraz dışarı taşan arka sürgülü kapıya dar mekanlarda dikkat edilmeli ancak tabi bu kapıların iç mekana erişimi oldukça kolaylaştırdığını söylememiz gerek. Özellikle arka kapıyı açtığımızda karşımıza “çıkmayan” B sütununun kapıların B sütunuyla kavuşması gereken yere iliştirildiğini, paylaştırıldığını fark ediyoruz. Otomotiv tarihinde bir çok eski modelde karşımıza çıkan bu tasarım tercihi, aile otomobillerinde ise sektörde ilk olacak bir tasarım (Renault Avantime’ı istisna sayabiliriz).
B sütunun yandan çarpışmalardaki önemi aşikar ve bu değişikliğin aracın rijiditesinde herhangi bir olumsuzluğa sebep olmaması hem Ford’un AR-GE merkezlerinde test edilip onaylanmış, hem de EuroNCAP testlerinde 5 yıldız almayı başarabilmiş. O yüzden bu B sütunu olayı güvenlik konusunda eksi haneye yazılmak yerine konfor hanesinde artı olarak yer alıyor.
İç tasarıma geçtiğimizde Fiesta ile ve hatta Focus ile aynı kontrol ünitelerini, aynı panelleri, aynı çizgileri paylaşan B-Max’te fark ettiğimiz ilk şey camların büyüklüğü ve yüksek oturuş pozisyonumuz. Titanium Plus paketine özel olarak parlak “piano black” orta konsol kaplaması, deri direksiyon simidi, sürücüyü de yolcuları da oldukça iyi kavrayan koltuklar, “can acıtmayan” orta karar yumuşaklıkta plastik malzeme alt seviye donanımlara nazaran tatmin edici. Orta konsolun altından üstüne doğru; otomatik klima kontrolörü, Sony müzik sistemi ve Ford SYNC’in kontrol ünitesi ve son olarak gün ışığında görülebilmesi için konsola gömülü vaziyette muhafazaya alınmış renkli LCD ekran yer alıyor. Her bir köşesi farklı açılara sahip plastik konsol panelleri, havalandırma çıkışları, gösterge panelleri tüm Ford ürün gamına yayılmış farklı bir tasarım unsuru olarak dikkat çekiyor. Yine de özenle tasarlanmış tüm bu ergonomiye rağmen Sony müzik siteminin de düğmelerinin bulunduğu kontrol panelini ezberlemeden kullanması özellikle sürüş esasında sorun yaratabilir cinsten.
Orta kol dayanağının koltuklara entegre edildiği araçta, vites kolunun önünde 2 adet bardaklık ve onun sağında mekanik el freni, vites kolunun arkasında ise medya sisteminin USB ve AUX girişleriyle birlikte çakmak yer alıyor.
Arka koltuklarda kesinlikle bir Fiesta’dan daha rahat ve havadar bir pozisyonda oturabildiğimiz B-Max’te şaft tünelinin de aracın tabanına gönderilmesi sayesinde arka orta koltukta oturacak kişiye yeteri kadar ayak ve diz mesafesi kalıyor. Kol dayanağı da unutulmayan arka koltuklar 60:40 oranında yatabilmeleri sayesinde bagajın düz tabanını bozmadan bagaj hacminin genişletilebilmesini sağlıyor.
Arka koltuklar dik konumdayken 304 litre olarak ölçülen bagaj alanı, arka koltuklar yatırıldığında 1372 litreye genişliyor.
1.5 TDCi turbo dizel motor seçeneğine sahip test konuğumuz 95 beygir gücündeydi. Maksimum torku 215Nm’yi 1750 d/d’dan itibaren sunan bu motorla B-Max yeterli atikliğe sahip. 0’dan 100 km/s hıza 13 saniyede ulaşan Ford B-Max 1.5 TDCi testimiz boyunca ortalama 5.5lt/100km yakıt tüketimi değerine ulaştı.
Toparlarsak Ford B-Max, B segment kompakt HB’lerin küçük gelebileceği aileler için geniş iç hacmiyle ve direksiz kapıları sayesinde kolay iniş biniş imkanı ile B-MPV’ler arasında kendini gösteriyor.
Test konuğumuzun anahtar teslim fiyatı ise 85 bin TL olarak belirlenmiş.