Sürüş ve Performans
1999’dan 2009’a kadar Skoda Octavia’ların büyük çoğunluğunda Volkswagen’in en sorunsuz dizel motorlarından biri olduğu bilinen 1.9 TDI tercih edilmişti. Ardından geliştirilen 1.6 TDI motor şu an Volkswagen Grubu otomobillerde hakimiyeti eline geçirmiş gözüküyor. İstisnai bir vergi sistemine sahip ülkemizde motor hacmi dolayısıyla avantaj sağlayan 1.6 TDI 105 beygirlik motor 2009’dan beri DSG şanzımanla da eşleşebildiğinden beri çok tercih edilen bir seçenek haline geldi.
1.6 TDI’ın güç çıkışına muadil Volkswagen’in yeni motoru 1.2 TSI 105 beygirlik motor ise daha düşük donanımlarla daha uygun fiyatlara alınabilecek bir seçenek. Eğer hem benzinli motor hem de DSG şanzımanın konforundan istifade edilmek isteniyorsa MQB platformuyla birlikte güncellenen yeni 1.4 TSI 140 beygirlik motor hem performans hem de yakıt tüketimi konusunda revize edilmiş iyi bir seçenek.
Testimize konuk olan en üst donanımlı Octavia’da da bu popüler eşleşme yani 1.6 TDI 105 beygir dizel motor ve DSG şanzıman yer alıyor. 1330 kg yürür ağırlığa sahip aracımızı tatminkar şekilde ivmelendirebilen 1.6 TDI, 1500 – 2750 d/dk aralığında maksimum torku olan 250 Nm veriyor ve böylelikle alt devirlerde sunulan maksimum tork düzgün, canlı bir hızlanma sağlıyor. Çift kavramalı DSG şanzımanın çabukluğu hızlanmanın ardından devrini bulan motoru anında ideal ekonomik vitese düşürüyor ki bu da uzun yolculuklarda yakıt ekonomisine etki eden en önemli özelliği.
Turbo-dizel teknolojisinin öncülerinden Volkswagen’in bu teknolojinin getirdiği dezavantajlardan sarsıntı ve gürültü konularında başarılı bir altyapıya sahip olduğunu biliyoruz. 1.6 TDI rakipleri arasında en sarsıntısız ve az gürültü çıkaran turbo-dizel motorlarından biri. İyi yalıtım ile de iç kabine gelen motor sesi önemli ölçüde azaltılmış. DSG şanzımanın getirdiği hızlı vites değişimleri ve maksimum torkun alındığı ideal aralığa göre ayarlanmış dişli zamanlamaları sayesinde motorun ön tarafta can çekiştiği durumlarla karşılaşmıyorsunuz. Rüzgar sesi konusuna da değinecek olursak, Octavia’nın önceki neslinde 0.32 Cd olan sürtünme katsayısının 0.30 Cd çekilmesiyle olumlu yönde değişiklikler olmuş. Ancak 130 km/s üstü hızlarda aynalardan kaynaklanan rüzgar sesi, lüks segment otomobillere geçilene kadar kurtulunabilecek bir şey değil.
Son zamanlarda maliyet/performans ikilemindeki dengeyi bulmaya çalışan üreticilerin, tüketicileri sonsuz tartışmalara sevk ettiği bir konu torsiyon/burulma çubuklu arka süspansiyon sistemleri. Tam bağımsız süspansiyonların getirdiği ek maliyetten kaçınmak isteyen bir çok C sınıfı model bu sistemle her ne kadar sizi yoldan çıkarmayacak dengeli bir sürüş vaad etseler de yoldaki bozuklukları ve sizin araca uyguladığınız sert manevraları size olumsuz olarak yansıtıyor. Özellikle bizim yollarımızdaki yağmursuyu mazgalları çöküntüleri, hız kesici kasisler çok hızlı gelindiğinde ızdırap verici olabiliyor.
MQB platformunda bu ikilem çok yaşanıyor. Baz donanım Golf ve Leon’larda kullanılan torsiyon çubuklarından Octavia ailesinde ülkemizde satılmayan 1.8 TSI modellerine geçilene kadar kurtulunamıyor. Ama yine de biz bunu Octavia’nın eksi hanesine yazmıyoruz ve bir tercih meselesi olarak değerlendiriyoruz. Konfor sürüşü için optimize edilmiş Octavia çok kötü yollarda, çok hırçın kullanılmadığı sürece oldukça rahat ve stabil bir sürüşe sahip.
Liftback yapısından ötürü eğimli bir arka cama sahip olan araçta buradan gelebilecek ve arka yolcuları rahatsız edebilecek güneş ışınlarını engellemek için bir perde konulmuş. Her ne kadar eğimli desek de arka cam görüşü sınırlandırmayacak kadar büyük. Ayrıca Golf’ün arka görüşünü kısıtlayan meşhur kalın C sütunu Octavia’da rastladığımız bir tasarım unsuru değil.
Bolero medya sistemi ile entegre edilmiş görsel/grafik destekli park sensörü geriye yapılan manevralarda çok yardımcı oluyor. Artık bu basit, çok da maliyetli olmayan donanımı standart olarak görmeyi çok isteriz.